Ertuğrul Özkök | En prestijli ödül, tarihimizin en büyük başarısızlığına verildi; Aydın Doğan ödül verirken aklıma gelen soru

“`html

Aydın Doğan Ödülü’nün verildiği o an aklımda çakan soru şu oldu:

Bir ülkenin tarihindeki en derin hezimetine ödül verilebilir mi?

O anın cevabını aldım.

Evet, verilebilir…

Böylece Türk düşünce hayatının en ilgi çekici ödül törenlerinden birine tanıklık ettim.

Türkiye’nin en kıymetli ödüllerinden biri olan Aydın Doğan Ödülü, değerli akademisyen Prof. Dr. İoanna Kuçuradi’ye takdim edildi.

Yani, Türkiye’nin en önemli yaşayan düşünürlerinden birine…

Bir insan hakları savunucusuna…

Doğru kişiye, yanlış zamanda verilen ödül

İlk hissettiğim şey şuydu:

“En yanlış zamanda, en doğru kişiye verilmiş bir ödül.”

Belki de gecikmiş bir ödül tanımlaması bile yapabilirim.

Prof. Dr. Kuçuradi, yaşamını felsefenin öğretilmesi ve “insan hakları” alanındaki mücadeleye adamış büyük bir akademisyendir.

Özellikle 1990’lı yıllardan itibaren Türkiye’deki insan hakları ihlalleri için hem akademik hem de bürokratik boyutta büyük çabalar sarf etti.

Bülent Ecevit döneminde devletin insan hakları anlayışını yerleştiren az sayıdaki öncüden biriydi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başbakanlık döneminde de aynı hassasiyetle çalışmalarına devam etti.

1990’lı yıllarda ve 2000’lerin başlarında anayasa ve ceza kanunlarında gerçekleştirilen değişikliklerde ve önemli ilerlemelerde hep ön planda oldu.

İnsan hakları sicilimiz bu ödül verilirken ne durumda?

Ancak bu ödülün verildiği gün…

Son 20 yılın çabalarının neticesi neydi?

Hepimiz için bir hayal kırıklığı, değil mi?

Evet, 2 Aralık 2024 tarihi geldiğinde, Türkiye’nin insan hakları sicili karanlık bir tablo oluşturmuştu.

Prof. İoanna Kuçuradi, Maltepe Üniversitesi İnsan Hakları Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü ve İnsan Hakları Anabilim Dalı Başkanıdır.

Ama onun hayatı boyunca bu ülkeye anlatmaya çalıştığı değerler, baskıcı bir rejimin duvarları arkasında yok olup gitmişti.

Bir Kafka romanın kahramanı gibi süregelen mücadele

Prof. Kuçuradi, Türkiye’ye ve çocuklara, yok sayılan haklarını anlatmaya çalışan bir Kafka romanı kahramanı gibiydi.

Sanki her gün olmadık bir hayale giden bir karakter gibi 88 yaşında hala mücadele ediyordu.

O haklar olmayabilirdi ama İoanna Hoca’nın umudu hep vardı.

O umudu hala yaşatıyor ve paylaşıyordu.

O an kendi kendime düşündüm:

Bu ödül, kaybedilmiş bir mücadelenin kazanan bir savaşçısına veriliyor…


İoanna Kuçuradi (solda), Ertuğrul Özkök (sağdan ikinci)

Düzeltiyorum: En doğru zamanda, en doğru kişiye verilen ödül bu

İşte bu yüzden, ödülü alırken içimdeki o sorunun doğru yanıtını da vermiş oldum:

Hayır, bu ödül en doğru zamanda, en doğru insana verilmiş ödüldür…

Ödülün tam da bugün verilmesi, değerini daha da artırıyor.

2024 yılında bu prestijli ödülü Prof. Dr. İoanna Kuçuradi’ye veren Aydın Doğan jürisini de kutluyorum.

Ödülü daha önce kimler aldı?

Aydın Doğan Ödülü, benim için Türkiye’nin en değerli ödüllerinden biridir…

Şimdiye kadar bu ödülü alan hiç kimse için “Acaba doğru mu?” sorgusunu kendime sormadım…

Adalet Ağaoğlu, Ara Güler, Melih Cevdet Anday, Genco Erkal, Selim İleri, Prof. Doğan Kuban, Prof. Emre Kongar, İlber Ortaylı, Nuri Bilge Ceylan, Mehmet Özbek, Orhan Pamuk, Neş’e Erdok, Arif Sağ, Alev Ebüziyya

Hepsi, en doğru zamanda, en doğru insanlara verilmiş ödüllerdi.

İoanna Hoca’yı tanıdığım atmosferde kimler vardı?

Prof. İoanna Kuçuradi ile 1978 yılında tanıştım.

Demek ki üzerinden 46 yıl geçmiş.

Hacettepe Üniversitesi Sosyal ve İdari Bilimler Fakültesi’nde öğretim üyesi olarak görev yapıyordum.

Aynı fakültenin felsefe bölümünde görev başında bulunuyordu.

Ben işletme bölümündeydim ama hayatımın büyük kısmı onun bulunduğu üst katta geçiyordu.

İoanna Hanım oradaydı.

Türk edebiyatının en büyük isimlerinden Bilge Karasu oradaydı.

Rainer Maria Rilke’nin şiirlerini Türkçeye çeviren ve ileride felsefeyi genç nesillere sevdirecek önemli isimler arasında yer alacak Oruç Aruoba ve eşi Zeynep Aruoba da oradaydılar.

Birlikte 12 Eylül’de kampüste tankları izledik

O günler yokluk yıllarıydı.

Yakıt yokluğundan kampüs kapatılmıştı.

Çevrede kurtlar dolaşıyordu.

Bir elektrikli sobanın etrafında toplanıp saatlerce tartışmalara katılıyorduk.

Türkiye Felsefe Kurumu’nun başkanıydı.

12 Eylül Darbesi sonrası tankların Beytepe kampüsüne gelişi, o bölümün penceresinden izlenmişti.

12 Eylül’ün en karanlık günlerinde, birlikte Bulgaristan’ın Varna şehrindeki Uluslararası Felsefe Derneği toplantısına katılmıştık.

Biri Komünist, diğeriyse askeri baskı altında olan iki ülke insanları olarak, içimizdeki özgürlük ve insan hakları duygularımızla sohbet edebiliyorduk.

İoanna Kuçuradi’nin kökenleri

İoanna Kuçuradi, 4 Ekim 1936 günü Türkiye’de bir Rum ailenin çocuğu olarak İstanbul’da dünyaya gelmiştir.

Babası Ege adalarından, annesi Çorlu’dan gelerek İstanbul’a yerleşmiş iki Rum’dur.

İstanbul Üniversitesi Felsefe bölümünden mezun olmuştur.

Doktora tezinin konusu şu şekildeydi:

Schopenhauer ve Nietzsche’de insan problemi…”

İstanbullu Rumların çoğu, 6-7 Eylül olayları ve 1960’ların başındaki Kıbrıs krizinden sonra Türkiye’den ayrıldı.

O ise burada kalmayı tercih etti.

Erzurum’da geçen yılları zorlu muydu?

1965-68 yılları arasında Erzurum Üniversitesi’nde görev yapmıştı.

“Erzurum’da hayat nasıldı, orada zorluklarla karşılaştınız mı?” diye sordum.

“Hayır, hiç zorluk yaşamadım” dedi.

Hayatının büyük bölümü Ankara’da geçmiştir.

Evini hala Ankara’da bulundurmaktadır.

Maltepe Üniversitesi kampüsünde yaşıyor

Ödül öncesi İoanna Hoca’yı Maltepe Üniversitesi’ndeki ofisinde ziyaret ettim.

Yaşadığı bir sağlık sorunu nedeniyle üniversite ona bir lojman tahsis etmiş.

Evi Ankara’da olmasına rağmen, İstanbul’daki Maltepe Üniversitesi’nin kendisine tahsis ettiği lojmanda yaşamaktadır.

Yani, hayatı İstanbul’da Maltepe Üniversitesi’ne ait ofisi ve lojmanında geçiyor.

Aynı zamanda cezaevlerine gidip, mahkumlara insan hakları dersleri de vermeye devam ediyor.

“Hayatımda duyduğum en güzel sözlerden birini cezaevinde bir mahkûm söyledi bana” diyor.

“Siz bize insan olduğumuzu hatırlattınız” demiş.


İoanna Hoca ve masasında yer alan plakası

Masa üzerindeki yazı: Böyle Buyurdu Çöpçü

Odasının duvarları, katıldığı ve verdiği konferansların afişleriyle dolmuş.

Masasında ise tam anlamıyla felsefi bir karmaşa var.

Yazdığı şiir kitabı dikkatimi çekti.

Yunanca yazdığı şiirler, başka bir kişi tarafından Türkçeye çevrilmiş.

Ama en çok dikkatimi çeken, üzerinde şu ifadelerin yazılı olduğu bir plaka oldu:

“Also Sprach der Mülliman…”

Türkçesi ise:

“Böyle Buyurdu Çöpçü…”

Nietzsche’nin ünlü eseri “Böyle Buyurdu Zerdüşt”ten ilham alınmış bir cümledir.

Eski bir felsefe öğrencisi Almanya’ya yerleşmiş ve temizlik işlerinde müdürlük yapıyormuş.

Bu esprili plakayı yapıp, İoanna Hoca’ya hediye getirmiş.

Yemekte bizi şaşırtan söz: “İslami değer diye bir şey yoktur”

Geçen hafta İoanna Hoca ile bir yemekte buluştuk.

Katıldığım en güzel ve verimli yemeklerden biriydi.

Çoğunluğu yeni medya alanında çalışan gazeteci ve yazarlarla bir araya geldik.

Gecenin akılda kalan anlarından biri şu olaydı:

Bir arkadaşımız, mevcut iktidarın politikaları hakkında bir soru yöneltirken “İslami değerler” ifadesini kullandı.

Hoca bu noktada sözünü keserek, “Felsefede İslami değer diye bir şey yoktur. Hristiyan değeri de yoktur. Sadece ‘değer’ vardır. Sizin kastettiğiniz değer yargılarıdır” şeklinde yanıt verdi.

İkinci şaşkınlığımız: “Vicdan diye bir şey de yoktur”

Bir diğer arkadaşımız “vicdandan” bahsederken, yine sözünü keserek bizi şaşkına çeviren şu ifadeyi kullandı:

“Vicdan” diye bir şey yoktur.

Cümlesini ise şöyle tamamladı:

“Vicdan dediğimiz şey, vicdanı besleyen kaynaklardır.”

Son soru: ”Bir ömür aşık olmadan geçebilir mi?”

Yemeğin sona ermesiyle, bir felsefeciye sorulabilecek klasik bir soruyu sorduk :

“Bunu başaramadım; fakat hep bu düşünce sistemine uygun olmaya çalıştım.” dedi.

Ardından bir arkadaşımız bu soruyu kişiselleştirerek sordu:

“Bir insanın hayatı hiç aşık olmadan geçebilir mi?”

“Geçebilir” yanıtını verdi ama yüzümüzdeki şaşkınlığa bakıp bu cümleyi şöyle tamamladı:

“Benim hayatım için değil ama bir insanın hayatı hiç aşık olmadan da geçebilir.”

O doğduğu yıl dünyada hangi şarkı dinleniyordu?

Aydın Doğan Ödülü, işte böyle bir insana takdim edildi.

Son yıllarda yaşadığım en büyük mutluluklardan biriydi bu ödül.

Sonuna kadar hak edilmiş bir ödüldü.

İnsanı yaşama biçimi, insan hakları uğruna verdiği mücadele ve felsefeyi yorulmadan ve yılmadan, bazen bir Kafka karakteri gibi, modern dünyadan kopmadan, anlatan bir insana Aydın Doğan Ödülü verildi…

İoanna Kuçuradi ile Aydın Doğan, aynı yıl dünyaya gelmişlerdir.

O yıl, dünya “The Way You Look Tonight” şarkısını dinliyordu.

Üç yıl sonra belirsiz bir savaşın ortaya çıkacağını ise kimse öngörememişti.

“Tıpkı bu gece baktığın gibi” diyen bir parçaydı bu.

O yıl, dünyaya böyle bakıyorlardı.

Ben o bakışı 46 yıl önce görmüştüm

İoanna Hanım’ın insana bakış açısını ilk kez 46 yıl önce keşfetmiştim.

İnsana ve onu tanımlayan değerlere nasıl baktığını o yıl anlamıştım.

Ödülünü alırken yine o bakışı gördüm.

Hepimize o huzur veren, güven duygusu aşılayan bakışla baktı.

Sakin ve umut verici bir bakıştı o.

Ve hala öyle…


Bütün bunlara rağmen hâlâ umut taşıyor musunuz?

Aydın Doğan Vakfı Başkanı Arzuhan Yalçındağ onun hakkında öyle güzel bir konuşma yaptı ki, bu yazı yanında oldukça yetersiz kalıyor.

Ödül sonrası Yekta Kopan, onunla büyüleyici bir röportaj gerçekleştirdi.

Röportajın sonunda, “Türkiye’de ve dünyada olan biten bunca şeye rağmen hâlâ umutlu musunuz?” diye sordu.

Cevabı ise şu şekildeydi:

“Evet, hem de inadına…”

Ben de İoanna Hanım’a bir plaket yaptıracağım

Birçoğumuz 21. yüzyılın bize ihanet ettiği hissini taşıyoruz.

Bu düşünceyle baktığım zaman şuna inanıyorum:

Hayata, Türkiye’ye ve içinde bulunduğumuz duruma bu umut dolu bakış açısı, en büyük ödülleri hak ediyor.

Sahne arkasında karar verdim.

Ben de küçük bir hatıra levhası hazırlayıp İoanna Hanım’ın odasında masasına yerleştireceğim.

Üzerinde şu cümle yer alacak:

“Also Sprach İoanna…”


Mukadderat: Yalnız kalma korkusunun çözümü evlenmek mi?

“`

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir