Okyanusun O Kadar Derininde Yaşıyorlar ki Gün Işığını Hiç Görmediler! Karanlığın 16 Korkunç Hayvanı

Atlantik ve Antarktika Okyanuslarının karanlık derinliklerinde yaşayan 200’den fazla fener balığı türü var. Bu etoburlar genellikle kahverengi veya gri renkteler ve çoğu metrelerce uzunluğa sahip.

Helezonların ana menzili genellikle Batı Pasifik, Amerikan Samoası ve kıyı Hint Okyanusu’ndaki derin sulardır. Gün içinde 1 km derinliğe kadar inseler de yengeçler ve balıklarla beslenmek için geceleri üste çıkarlar. Ahtapot ve kalamar gibi onlar da kafadanbacaklıdır. Yani dokunaçları kafasına bağlıdır.

Kamçı kalamar, okyanusun dibinde dikey bir konumda gezinir. Çatalını andıran bu yaratık, suda hareket etmek için yüzgeçlerini kullanır. Bazılarında ciltte veya göz çevresinde ışık üreten fotoforlar adı verilen lekeler bulunur.

Mariana hadal salyangoz balığı Mariana Çukurunda yaşıyor. Bu balıklar sevimli kurbağa yavrularına benzeyebilir, ancak Mariana Çukurundaki en büyük yırtıcılardır. Mideleri de oldukça büyüktür.

Bu balık türü okyanusun en karanlık kısımlarında bulunur. Hatta öyle ki bazıları 16 bin metreden daha derinlerde yaşarlar. Çoğunlukla tropikal ve ılıman sularda yaşarlar. Dişleri o kadar uzundur ki ağzlarını kapatamazlar.

Aşçı köpekbalıkları ılık sularda yaşamayı tercih eder ve ekvatora yakın okyanuslarda yaşar. Kurbanlarından yuvarlak kurabiye şeklinde et parçaları almaları ile ünlü oldukları için onlara aşçı köpek balığı adı verilmiş. İşin tuhafı ısırdıkları deniz memelilerini öldürmezler.

Bu oldukça korkunç görünen balık genellikle gün boyunca yüzeyin yaklaşık bin metre altında yaşar. Geceleri avlanmak için sığ suya çıkalar. En yırtıcı dişlere ve dev bir çeneye sahip olan derin deniz balığıdır. Fener balığı gibi, viper balığı de avlarını çekmek için vücutlarının yanından sarkıttıkları ışık üreten organlara sahiptir.

Fırfırlı köpek balıkları, nadiren görülen başka bir derin deniz sakinidir çünkü çoğu zaman su altında yaklaşık 5 bin metre derinlikte yaşarlar. 25 sıra halinde dizilmiş yaklaşık 300 üçgen dişe sahip oldukları için yılan balığı benzeri vücutlarıyla deniz canavarı hikayelerinin kaynağı çoğunlukla onlardır.

Fener balığı, gün boyunca yüzeyin altındaki yaşam alanlarına kendi ışıklarını getirir. Geceleri beslenmek için deniz seviyesinin üstüne yükselirler. Fener balığı, iri gözleri de dahil olmak üzere neredeyse vücudunun her kısmından ışık üretebilir.

Bu devasa yengeçler 100 yaşına kadar yaşayabilir ve hemen hemen her şeyi yiyebilir. Ama aynı zamanda kalamar gibi daha büyük hayvanlar için de bir av olabilirler.  Kendilerini korumak için bazen okyanus tabanına daha iyi uyum sağlayacak şekilde turuncu-beyaz kabuklarını yosun ve deniz süngerleriyle kaplarlar.

Bu köpek balıkları oldukça eşsiz bir özelliğe sahip. Kanlarında buzlu sularda antifriz görevi gören eşsiz bir bileşik vardır. Atlantik kurt balıkları, deniz kestanesi, yengeç ve salyangoz gibi sert gövdeli avları yemek için yılan balığı benzeri gövdelere, iri dişlere, iri kafalara ve güçlü çenelere sahip yırtıcılardır. Genellikle saklanabilecekleri deniz yosunu yataklarını tercih ederler.

Dipte yaşayan bu köpekbalıklarının güçlü gövdeleri, geniş kafaları ve flüoresan, mavi-yeşil gözleri vardır. Kör burunlu köpek balıklarının büyümeleri hiç durmaz. Köpekbalığı Araştırma Enstitüsü, neredeyse 16 metre uzunluğa ulaştıklarını bildiriyor.

Pasifik Okyanusu’nda hidrotermal menfezlerin etrafında yaklaşık 500’den fazla dev tüp solucanı topluluğu var. Okyanus tabanındaki bu solucanlar haşlanma, asitli su ve zehirli gaz çıkarırlar. Boyları 2 metreyi bulabilir. Ağzı veya sindirim sistemi yoktur; Bunun yerine, içinde yaşayan bakterilerle simbiyotik bir ilişki yoluyla hayatta kalırlar. Ve adlarına sadık kalarak, dünyanın bilinen en ağır solucanlarılar.

Bu uzun balıklar 600 metre derinlikte yaşar, ancak bazıları daha derinlere iner. Kürek balıklarının uzun yıllar boyunca ‘deniz yılanları’ hikayelerine ilham verdiği düşünülmekte. Gerçekten de yılana oldukça benziyorlar. Dünyanın şimdiye kadar görülmüş en uzun kürek balığı 17 metre uzunluğa sahip ve 230 kg.

Ne ıstakoz ne de yengeç gibi duran bu minik ıstakozlar, deniz tabanında yaşarlar. Genellikle gözleri görmez ve yumuşak, kabuksuz bir deriye sahip olurlar. Sadece birkaç santim uzunluğa kadar büyürler, ancak kolları vücut uzunluğunun birkaç katı olabilir.

Yüzeyin yaklaşık bin metre altında yaşarlar. Beklenmedik bir şekilde, yemek yemeye pek fazla ihtiyaç duymazlar. Bu özellikleri deniz canlıları içinde eşsizdir.  Okeanos’da bir kaşif, Hawaii Adalarının kuzeyindeki bir dizi sualtı dağı olan Müzisyenler Deniz Dağları’nda resimde gördüğünüz tabak denizanasının fotoğrafını yakalamış.